MXF
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sivas'ın El Sanatları

Aşağa gitmek

Sivas'ın El Sanatları Empty Sivas'ın El Sanatları

Mesaj tarafından mefececan Cuma Şub. 27, 2009 12:21 am

SİVAS BIÇAĞI

Geçmişin gözde kılıçları, Kılıçlar Çarşısında yapılırdı. Kılıcın yerini giderek daha güçlü silahlar alınca, kılıç ustaları çakı-bıçak yapımına yöneldiler. Kentte bulunan bıçak atölyelerinde genellikle kılıç tipi bıçaklar, bağ bıçakları, büyük ekmek bıçakları, bir, iki, üç ağızlı ya da ustura tipi bıçaklar üretilir. Kentin özellikle kara saplı bıçakları ünlüdür. Çakı ve bıçakların ağızları “namlu” denilen çelikten, sapları ise boynuzundan yapılır. Son günlerde saplar fiberden de yapılmaktadır.

Ocakta kızdırılan çelik, örste dövülerek namlu biçimi verilir. İlk düzenlemeden sonra oluğu (tırnak oyuğu) açılır. Yeniden düzenlenir, su verip parlatılır. Böylece namlu sapa takılacak hale gelir. Sap için çoğunlukla öküz, keçi ve koç boynuzu kullanılır. Boynuz istenilen boyutta kesilir, ısıtılarak mengenede düzeltilir, kalıplanır. Sonra içi testereyle oyulur. Bıçak ustalarının “elde resim yapma” dedikleri son düzenlemeden geçirilir. Rendelendikten ve zımparalandıktan sonra namluya takılacak duruma gelir. Namlu sapın uç bölümünde açılan oyuğa yerleştirilir ve delinerek çivilenir. Çivi başları birer pul konduktan sonra ezilir ve çarkta parlatılır.

SİVAS KEMİK TARAĞI

Sivas kemik tarağı koç, manda ve öküz boynuzundan yapılır. Boynuzlar bir müddet bekletilip kurutulduktan sonra en ince ayrıntısına kadar temizlenir ve ateş ocağına konur. Ustanın gözetimi altında ateş ocağında ısıtılan boynuzun düzleştirilmesi yapılır. Yapılacak tarağın şekline göre kaba olarak kesilir. Daha sonra tesviyesi yapılan kemik yeniden ateş ocağında ısıtılarak ikinci kez düzeltme işlemi yapılır. Düzeltilen kemiğe zımparada tam şekil verilerek diş açmaya hazır duruma getirilir. Dişleri açılan malzeme ince zımparadan geçirilip rendelenir. Dişlerin uçları eğelenerek sivriltilir. Son işlem olarak parlatılan kemik tarak, artık kullanıma hazırdır.

Kemik tarağın saçta kepeklenmeye ve elektriklenmeye karşı olduğu tıbbi yönden kanıtlanmıştır. Boynuzlu tarak, oymalı tarak, bayan tarağı, erkek tarağı, sakal tarağı, çanta tarağı kemik tarağın çeşitlerindendir. Son zamanlarda kemik tarağın dışında boynuzdan; kemik toka, zarf açacağı, yemek kaşığı, çay tabağı ve kolye ucu da üretilmektedir.

ÇUBUKÇULUK VE AĞIZLIKÇILIK

“Ağızlıkçılık” veya “Çubukçuluk” ismiyle anılan el sanatının başlangıcı 1800’lü yıllara kadar iner. Sivas ağızlıklarının yapımında Tokat- Erzincan- Kars ve Ağrı yörelerinden temin edilen “Germişek ya da karamuk” denilen ağaç cinsleri kullanılır.

Germişek çubukları istenilen boyda kesilir, bunlar uzunluklarına göre “Lüleli, topcık başlı, yanma başlı, ufak lüleli ağızlık, arabalı ağızlık (birbirine geçmeli)” gibi çeşitli adlar alır. Tomruk makinesinde kabukları sorulan çubuklar tornaya bağlanır, keski yatay yada dikey tutularak desenin dış çizgileri çizilir. Sonra kalemle (ince uçlu işleme ve kakma gereci) desenler oluşturulur. Bu işleme “nakış keskisi” denir. İşlemleri bitirilen ağızlık kezzaba batırılır.

Ateşe tuttuktan sonra zımparalanır. Yeniden tornaya bağlanır ve matkapla ağız bölümü (sigara konulan yeri) açılır. Çakıyla yassılaştıran bu bölüm de kezzaba batırma, kızartma ve cilalama işlemlerinden geçirilir.

Son zamanlarda Sivas’taki ağızlıklar kalem, kalemlik, tığ sapı, şamdan ve minare maketi gibi hediyelik eşyalar da yapmaktadırlar. Üretilen ağızlık ve kalemin üzerine ince renkli ipeklerden yararlanılarak “Sivas Hatırası” veya kişi adları yazılır.


SİVAS ÇARIĞI

Bir zaman Anadolu insanının giyeceği olan çarığın hammaddesi manda derisidir. İşlenmiş manda derisinden kalıp kullanılarak yapılan çarıkların rahat giyimi vardır.
Günümüzde artık kullanılmayan çarıklar, Sivas’taki ustaları Ahmet EMLEK ve Kadir ÇINAR tarafından hediyelik eşya olarak üretilmektedir. Sırımlı ve tokalı olmak üzere iki cinsi yapılmaktadır.


GÜMÜŞÇÜLÜK

Gümüş işçiliği azimle ve sabırla yürütülen bir meslek dalıdır. Bu sabrın sonunda ortaya çıkan bir vazo, bir levha, sandık, kolye, yüzük, küpe oluncaya kadar uzun bir serüvenden geçer. Usta tabaka halinde ve farklı mikronlardaki gümüş plakayı yüksek ateşte “tav”a tabi tutar, gümüşün sertliğini alır. Plakanın “tav”ı kıvamında olmazsa; işleme esnasında ya kırılır ya da parlaklığı istenilen güzelliği vermez. “Tavlama” işi biten levha üzerinde işlem yapılacak hale gelmiştir ve artık istenilen ölçülerde kesilebilir. Bundan sonraki iş ustanın maharetine kalmıştır. Usta çekiç ve özel işleme kalemi ile zihnindeki ve kalbindeki desenleri levhaya nakşeder. Bu uzun, yorucu ve sabır isteyen bir iştir. Dış çerçevesi ve merkezi kalemle belirlenen gümüş artık üzerine ince, zarif motif ve desenler işlenecek hale gelmiştir. Merkezden köşelere doğru giden çekiç ve kalemin bu dansı bir levha kolye vb. eşya olarak karşımıza çıkar. Her vurulan çekiç darbesinden çıkan ses gönlün ritmini, üzerine nakşedilen desen ise gönlün yansımasıdır levhaya…


BAKIRCILIK

Bakırcılık eski yay-gınlığını yitirmiştir. İl Bakırcılığının en eski örnekleri Sivas Müze-sinde sergilenmektedir. Ustaların çalıştıkları bakırlara adlarını, bir din büyüğünün adını ya da ayet yazması gelenektendir. Ancak yazıyı motifler arasına yerleştirmek güç olduğundan bu gelenek giderek kaybolmuştur. Bu tür süslemelere en çok Osmanlı dönemi bakır eşyalarına rastlanmaktadır.

SİVAS HALISI

Ülkemiz halıcılığında olduğu kadar dünya halı sanayinde de seçkin bir yeri bulunan Sivas halıları Selçuklu devrinden (13. yy) beri süregelen bir geleneğin ve özgün bir çalışmanın ürünüdür.
Sivas halılarının en belirgin özellikleri kullanılan ipliği inceliği, iç boyamalarının orijinalliği, dokumadaki ustalık, ilmek sayısı fazlalığı ve üzerindeki motif, desen ve renk uyumunun ahengidir. Halılarda en az 12 çeşit olmak üzere 20- 25’e varan renk çeşidi kullanılmaktadır. Lacivert ve kırmızı en çok kullanılan tonlarıdır.
Sivas çevresinde Divriği, Gürün, Kangal, Şarkışla ve Zara’da dokunan halılar Türk (Gördes) düğümü sistemiyledir. Günümüzde Sivas halıları denildiğinde tek düğüm sistemiyle yapılan, yuvarlak hatlı, madalyonlu ve küçük çiçek desenli halılar akla gelmektedir.

SİVAS KİLİMİ

Kilim dokumacılığı daha çok köylerde gelişmiştir. Yaygın olarak kilimler; yan kilim, kebir orta kilim, çul kilim, deve tüylü kilim, nakışlı kilim, kırmızı beyaz kilim gibi isimlerle anılırlar.
Sivas çevresinde Şarkışla kilimleri meşhurdur. Desenler ve motifler dikdörtgen veya eşkenar dikdörtgen şeklindedir. Sivas çevresi kilimlerinde bitkisel ve hayvansal motiflerin yanında geometrik ve sembolik motifler de kullanılmaktadır. Al, yeşil, mavi, kara ve turuncu en yaygın renklerdir.
Sivas kilimlerinin tümüyle yünden dokunması, çözgünün sık olması ve çözgüde düğüm ya da eklemlerden özenle kaçınılması değerini artıran özelliklerdir.

SİVAS ÇORABI

Geçmişte çok canlı olan çorap örücülüğü günümüzde kaybolmaya yüz tutmuştur. Doğanşar, Zara, Hafik, İmranlı ilçelerimizde bu el sanatı halen sürdürülmektedir. Kullanılan stilize bitki, hayvan ve insan motifleri dokuyanın iç dünyanın yansıtacak biçimde dokuyanın iç dünyasını yansıtacak biçimde işlenir. Genellikle beş şiş ile örülür ve hemen her çorapta en az beş renk ip bulunur. Çorapların örülmesine “Burun” kısmından başlanır ve “Boğaz”a doğru ilerler. En son olarak “Topuk” kısmı örülür. Çorabın bitiminde boğamıza “Bağcık” denilen örme bir bağ atılır.
Örülen bu çorapların boyu diz kapağına kadar çıkmaktadır. “Yandım Alamadım, Yarimi Eller Aldı, Kakül, Ergen Bıyığı, Eli Mektuplu, Elif-B, Aşık Kirpiği, Gönül Kilidi, Katip Çimdiği ve Civan Kaşı” en yaygın motiflerdir.
mefececan
mefececan

Mesaj Sayısı : 7
Yaş : 42
Kayıt tarihi : 16/02/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz